Karaciğer yetmezliği terimi 1970 yılında Trey ve Davidson tarafından hastalığın başlamasından itibaren 8 hafta içinde gelişen hepatik ensefalopati ile karakterize karaciğer yermezliği için kullanılmıştır. İlk semptomlardan sonra 8-26. haftada otaya çıkan hepatik ensefalopatiyi ise subfulminan karaciğer yetmezliği olarak tanımlamışlardır. Hôpital Beaujon'dan Bernuau ve arkadaşları ise klasifikasyonu sarılık ile ensefalopati arasındaki süreye göre yapmış ve 2 haftaya kadar olan süreyi fulminan, 2 hafta ile 3 ay arasındaki süreleri ise subfulminan karaciğer yetmezliği olarak tanımlamışlardır. Buna karşılık King's College Hospital�den Gimson ve arkadaşları, Trey ve Davidson gibi semptomlarla ensefalopati arasındaki zamana göre sınıflama yapmış ve 7 güne kadar olan süreleri hiperakut, 8-28 gün arasındaki süreleri akut ve 5-12 hafta arasındaki süreleri ise subakut karaciğer yetmezliği olarak tanımlamışlardır. Daha sonra, fulminan karaciğer yetmezliği, 1993 yılında O'Grady ve arkadaşları tarafından, karaciğer hastalığı ile ilgili semptomların, özellikle sarılığın ortaya çıkması ile komanın gelişmesi arasında geçen süreye göre sınıflandırılmıştır. Sarılıkla komanın gelişmesi arasındaki süre 1 hafta ise hiperakut, 2-4 hafta ise akut ve 5-12 hafta ise subakut yetmezlik olarak tanımlanmıştır. "Akut karaciğer yetmezliği" terimi ise tüm bu klinik durumları içine alan geniş bir tanımlamadır. Fulminan ile subfulminan karaciğer yetmezliği arasındaki ayrım klinik açıdan oldukça önemlidir. Zira eğer sarılıkla komanın gelişmesi arasındaki süre kısa ise bu hastalarda mortalite oranı daha düşüktür.
Başlıca karaciğer hastalıkları hepatit, karaciğer yağlanması ve sirozdur. Bütün bu hastalıklar farklı tedavi protokolleri içermesine karşın, öncelikle karaciğer yetmezliğine neden olan gıdalar varsa diyetten uzaklaştırılarak tedaviye başlanmalıdır. Karaciğer yetmezliğiniz varsa, aşağıdaki tavsiyelere uymalısınız:
* Aşırı alkol tüketiminden kaçının.
* Yağlı gıdaları fazlaca tüketmeyin (mayonez, kaymak, krema, vb.).
* Kırmızı et tüketimini aza indirin.
* Margarin, tereyağı, kuyruk yağı ve iç yağı kullanımını azaltın.
* Dışarıdan beslenme alışkanlığına son verin.
* Tüketilen gıdaların temiz ve hijyenik koşullarda hazırlanmış olmasına dikkat edin. Yukarıdaki uyarılara uymanız durumunda yürütülecek tedavi şekli ise şöyledir:
* Sık aralıklarla ve az miktarlarda beslenin.
* Uygulayacağınız diyetin yeterli düzeyde protein içermesine özen gösterin.
* Diyetin enerjisinin yüksek olmasına dikkat edin ki, verilecek protein, doku onarımı için kullanılabilsin.
* Bulantı, kusma var ise yağı, yemekte kullanılan yağı mümkün olduğunca azaltın.
* Aşırı kilolar ve buna eşlik eden karaciğer yağlanması var ise, ideal vücut ağırlığına dönmek için çaba harcayın.
* Ödem yoksa, sodyum ve sıvı kısıtlamasına ihtiyaç duyulmayabilir.
* Kabızlık oluşumunu engellemek için uygulanan diyet, bol posa içermelidir (Kanamaya yol açacak bir neden yoksa).
* Emilimdeki bozulmalara bağlı vitamin ilavesi düşünülmelidir.
* Son yıllarda yapılan araştırmalar, enginarın karaciğer rejenerasyonu üzerine potansiyel bir etki mekanizması olduğunu göstermektedir. Diyetinizde enginara yer vermenizi öneririm.
* Hastaya özgü, enerji, protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin içeren bir beslenme programı için bir diyetisyenden yardım alın