Bir organın, genellikle peritonun oluşturduğu bir kese içerisinde, karın duvarındaki zayıf bir bölgeden dışarıya doğru fırlamasına fıtık, tıp dilinde herni (Hernia) denir. Fıtık çok kere doğuştan var olan bir ortamda gelişir. Karın içi basıncını arttıran bütün hastalıklarda (boğmaca, kronik öksürük, gebelik vb.), kabızlık esnasında fazla ıkınma veya ağır bir yükün kaldırılması gibi nedenlerle fıtığın meydana gelmesi olasıdır. En sık görülen fıtıklar, % 73 oranında kasık fıtığı (inguinal hernia), % 17 uyluk fıtığı (femoral hernia), % 8,5 göbek fıtığı (umbilical hernia) ve diğer fıtıklardır.
Fıtık muayenesi ayakta yapılır ve hasta öksürtülür. Böylece fıtığın dışarı çıkıp çıkmadığı anlaşılır. Çocuklarda şişlik, ağlaması sırasında ortaya çıkar ve annenin dikkatini çeker. Erkek çocuklarının torbalarının şişmesi, fıtık olasılığını ya da hidrosel, orşit gibi hastalıkları düşündürür.
Fıtık Belirtileri
Ağır kaldırma sonucu oluşan kasık fıtığı, ansızın ortaya çıkar. Hasta kasığında birden bir gevşeme, sonra da ağrı hisseder. Olay kısa sürer ve hasta, kasığındaki çıkıntıyı fark eder. Çıkıntı genelilkle yumuşaktır, öksürdükçe şişer ve yatınca bütünüyle yok olur. Fıtık çok büyürse erbezleri torbasına da inebilir. Bu fıtıklar belirti vermeden önce çok büyük boyutlara ulaşabilirler. Sürekli olarak ağır kaldırmayı geektiren işlerde ise hem rahatsızlık verir hem de çalışmayı aksatırlar. Bazen de fıtık o kadar yavaş gelişir ki, hasta önce karnının altındaki şişliği fark eder. Göğüs boşluğuna açıldığı için görünmeyen hiatus hernisi (diyafram fıtığı), kendini sindirim rahatsızlıklarıyla belli eder. Yemek borusunun, mide ile birleştiği alt ucunda, besinlerin mideye geçmesine izin verip geri dönmelerini engelleyen bir yapı bulunur. Hiatus hernisinde ise bu yapı işlevini yitirir ve besinler ile mide asidi mideden yemek borusuna geçebilir ve yemek borusu mide asidine dayanıklı olmadığından, kısa zamanda iltihaplanır (özofajit). Hiatus hernisinin belirtileri, göğüs kemiğinin arkasında, eğilme ve yatmayla artan yanma duygusu ve ağrıdır. Birkaç yıl süren yıpranma sonunda ise yemek borusu daralabilir ve yutma güçleşir. Hiatus hernileri özellikle orta yaştan sonra sık görülür ama çoğu kişi, farkında bile olmadan zararsız hiatus hernileri ile yaşamını sürdürür. Fıtıkta en ciddi, hatta öldürücü tehlike, fıtığın boğulmasıdır. Boğulma, fıtık kesesinin sıkışmasından ötürü içindeki organlarda kan dolaşımının durmasıdır. Önce damarlarda kan akışı yavaşlar, bunun etkisiyle kesenin içindeki organ parçası şişer ve damarların üstündeki basınç daha da artarak kangren yapabilir. Bağırsaklarda oluşacak kangreni ise, delinme ve peritonit (karınzarı iltihabı) izler. Sıkışmada, daha önce yumuşak olan ve hafif rahatsızlık veren fıtık gerilir, duyarlı hale gelir ve yatınca küçülmez. Boğulma ise kusma, karın ağrısı, şişkinlik ve kabızlık gibi belirtiler verir. Bu durumda tek çare acil cerrahi girişim ile boğulan bağırsak bölümünü çıkarmak ve fıtığı onarmaktır. Boğulma birkaç saat bile sürse, boğulan bölüm iyileşmeyecek biçimde zarar göreceğinden, kesilerek çıkarılması ve sağlam uçların birbirine dikilmesi geekir. Ender görülen iç fıtıkta oluşan boğulmada ise dıştan fark edilen bir çıkıntı olmayacağından, hastada yalnızca bağırsak tıkanması belirtileri görülür. En sık boğulan fıtık, femoral fıtıktır; onu kasık fıtığı ile göbek fıtıkları izler. Hiatus hernisinde ise boğulma enderdir.
Nedenleri
Fıtık çok sık görülür ve birçok nedenle oluşabilir. Bazılarında fıtığa karşı eğilim yaratan, doğuştan bir zayıflık vardır. Bu insanlardah daha çocukken ya da ileri yaşta ağır bir şey kaldırmak gibi basit bir neden sonucu fıtık oluşabilir. En sık görülen fıtık çeşidi olan kasık fıtığı erkeklerde, kadınlardan daha çok görülür ve erbezlerini besleyen kan damarlarının kasların arasından geçtiği noktadaki zayıflıktan kaynaklanır. Hiatus hernisi (midenin üst kesiminin, diyaframda, yemek borusunun geçtiği delikten göğüs boşluğuna geçmesi) ise kadınlarda daha sık göülür ve büyük olasılıkla gebelik sırasında karın içi basıncının artmasıyla ortaya çıkar
Fıtık Ameliyatı
Dikiş onarımları:
Bu tür eski yöntemlerde bireyin kendi dokuları dikişle birbirine yaklaştırılır ve bu sırada ameliyat bölgesinde ciddi bir gerilim oluşur. Bu gerilim, ameliyat sonrası erken dönemde şiddetli ağrıya ve rahatsızlık hissine, normal aktiviteye ve işe geç dönülmesine, uzun vadede ise hastalığın tekrarlamasına neden olur. Hatta bazı ameliyatlarda, hasta daha ameliyat masasındayken, anesteziden uyandırılması sırasında, öksürme veya öğürme ile bu dikişlerin yırtılması gibi tecrübeler de nadir değildir.
Lichtenstein onarımı:
Yama kullanılarak yapılan bu modern teknikte dokularda gerilim oluşmaz. Bireyin kendi dokusu dikişle yaklaştırılmadan kendi rahatlığına bırakılır. İyileşmeyi, bölgeye yerleştirilen ileri teknoloji ürünü yama sağlar. Ameliyatta yapılan cerrahi travma azdır. Geniş doku ayrılmalarına ve dikilmelerine gerek yoktur
Laparoskopik teknik:
Laparoskopik fıtık onarımı da yama ile yapılan bir Fıtık ameliyatı türüdü. Bu nedenle, temelde Lichtenstein onarımına benzer. Ancak bu onarım lokal anestezi ile yapılamaz. Hasta mutlaka genel anestezi almak zorundadır. Daha pahalı bir yöntem olup çok daha fazla deneyim ister. Bugün iki teknik arasında nüks açısından fark olmamakla birlikte, laparoskopik onarımda hematoma (ameliyat bölgesinde kan toplanması), seroma (ameliyat bölgesinde serum tolanması) gibi komplikasyonların oranı genelde daha yüksek olabilir. Ayrıca, daha derinde ve seçilen alt tekniğe göre karın içinden çalışıldığı için ameliyatın daha hassas, daha hayati anatomik yapıların etrafında yapılması zorunludur
Batıda binlerce laparoskopik fıtık onarımı yapılan merkezlerde ameliyatın sonuçları gerçekten çok iyidir.
Ancak yine de yakın zamanda A.B.D. yapılan ve Amerikan Cerrahlar Koleji’nin 2005 yılı sonbahar toplantısında sunulan, yaklaşık 2000 hastayı kapsayan çok merkezli bir çalışma Fıtık Ameliyatı yöntemlerinden Lichtenstein tekniğinin laparoskopik yönteme üstünlüğünü ortaya koymuştur:
Fıtık Bağı
Fıtık bölgesine gelen tampon kauçuk karışımı yumuşak bir malzemeden imal edilmiştir