7 katlı, 90 metre yüksekliğindeki Babil Kulesi,dünyanın en büyük eserlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Aslında bir tapınak olan Babil Kulesi,Sümer dilinde "Yerin ve Göğün Temel Taşı" diye isimlendirildiğine göre Sümerliler tarafından yapıldığına inanılıyor. Ancak,bazı bilimsel çevrelere göre bunu bir tahminden öteye götürmemek daha ihtiyatlı bir davranış olacaktır.
Babil Kulesinde yedinci katta, Babil sitesinin baş tanrısı olan Marduk'un heykeli vardır. Dört gözlü, dört kulaklı, gök ve ışık tanrısı olduğuna inanılan Marduk'un dudakları oynadıkça ateş püskürdüğü,Babil sitesiyle ilgili mitolojik söylentilerin en renklilerinden biridir.
Kulenin yedinci katı çinilerle, daha doğrusu mavi çini tuğlalarla süslenmiştir. Tarih kaynakları, Babilliler'in bu kulenin aynı boyutlarda bir eşinin toprağın altında devam ettiğine inandıklarını belirtmektedir.
Birinci katının yüksekliği 33, ikinci katının 18,öteki katların sırasıyla 6, 6, 6, 6 ve 15 metre olan Babil Kulesi,M. Ö. 689 yılında Asur Kralı Sanherip tarafından Babil şehriyle birlikte yıktırılmıştır. Sonradan Sanherip'in yerine geçen Asarhaddon,13 yılda kuleyi yeniden yaptırmıştır. Kule M. 0.478'de Pers Kralı Kserkses tarafından tekrar yıktırılmış ve Babil'i kendine başkent yapmak isteyen Büyük İskender'in Babil Kulesini de yeniden yaptırmak girişimi erken ölümü nedeniyle gerçekleşememiştir.
M. Ö. 478 yılında kuleyi bir kez daha yıktıran Pers Kralı Kserkses (Serhas diye de bilinir), kulenin 7. katındaki Marduk heykelini buradan almış ve İran'a götürmüştü.Babil Kulesinin asıl önemli tarafı bütünd illerin bir tek kaynaktan geldiğine ilişkin iddialar için temel olmasıdır.Başka türlü söylemek gerekirse, bütün dillerin aynı kaynaktan geldiğine işaret sayılmıştır. Bu da, Nuh'un oğullarıyla ilgili bir efsane nedeniyledir. Aynı doğrultudaki iddia ve söylentilere göre, Nuh'un oğulları Büyük Tufan'dan sonra Sinar'da yerleşmiş, burada bir şehir ve göklere yükselen bir kule yapmak istemişlerdir. Böyle bir şehir kurmağa kalkışmalarının nedeni, topluca yaşamak, dünyanın çeşitli bölgelerine yayılıp, dağınık yaşamaları ihtimalini önceden önlemekti. Fakat inşaat esnasında Tanrı onların dillerini çeşitli kılmış ve buradakileri yeryüzüne dağıtmıştı.