Türk tarihinde ayrı bir yeri olan ve üzerine "Estergon kalesi su başı hisar. Baykuşlar çağırır bülbüller susar. Kafir bayrağını burcuna asar diye türküler yakılan Estergon kalesi, Tuna ve Gran nehirlerinin kavşağında, Budin'inkırk beş kilometre kuzeybatısında idi. 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilerek burçlarına Osmanlı sancağı çekilmişti.
Tarihçilerin "Menkus" diye andıkları Koca Sinan Paşazade Mehmet Paşanın düşman karşısında boşuboşuna yenilip , kuvvetlerinin bozguna uğraması üzerine, Nemçe orduları başkumandanı Prens Mansfeld,2 Ağustos 1595 de Estergon kalesini muhasara etti. Muhasarada Prens Mansfeld yalnız değildi. Alman, Macar, Bohemya, Leh, Çek ve İtalyan kuvvetleri de yanında yer almıştı.Böylece Nemçe Prensinin kuvveti 80 binin üzerine çıkmıştı. Kalede ise,Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmet Paşa kumandasında, sadece beş bin kadar Türk yiğidi bulunuyordu.
Seksen bin kişilik kuvvete beş bin yiğidin karşı koymasına imkan yoktu.Üstelik kalede yeterince yiyecek ve su da yoktu. Düşman kalenin iki gün bile dayanamayacağını sanıyordu.Daha ilk hücumda sert bir savunma ile karşılaşan Prens Mansfeld, hemen elindeki 42 topu mevzilendirip korkunç bir ateş yağmuruna başladı. O sırada kalede bulunan meşhur tarihçi İbrahim Peçevi'nin ifadesine göre düşman bu küçücük kaleye günde en az 2000 mermi atıyordu.
Günler geçiyor, fakat kale dayanmaya devam ediyordu Nemçe kuvvetleri artık karşılarında intihara karar vermiş bir kuvvet bulunduğunu anlamışlardı. Aradan üç hafta geçmiş fakat düşman emeline kavuşamamıştı. Prens Mansfe karşısındaki düşmanın kahramanlığı önünde dize geldi ve kendisi ile temasa geçen tarihçi İbrahim Peçevi kanalı ile Lala Mustafa Paşaya, kaleyi boşalttığı takdirde bütün askeri ile serbestçe istediği yere gidebileceğini, kıllarına bile dokunulmayacağını bildirdi.
Lala Mustafa Paşa,önce bu teklifi kabul etmedi. Sonuna kadar savaşıp, şehitlik mertebesine ulaşmanın kaleyi teslim etmekten "yeg" olduğunu ileri sürdü. Fakat, etrafındaki kumandanlar kaleyi vermenin mağlubiyet sayılmıyacağını hem "Allanın inayeti ile emanetin kısa sürede geri alınabileceğini" söylemeleri üzerine, ileri sürülen teklifi kabul etti.
Kale 28 günlük kanlı bir savunmadan sonra boşaltıldı. Lala Mustafa Paşa,yenilmiş bir kumandan gibi değil,galip bir kuvvetin kumandanı gibi askerlerinin önünde kaleden ayrıldı. Nemçe kuvvetlerinin önünden geçerken bütün kumandan ve askerler bu kahraman kumandanı adeta hürmetle selamlıyorlardı.
Lala Mustafa Paşa tam on yıl düşman eline bıraktığı "emaneti" tekrar geri almanın hayali ile yaşadı. Nihayet beklediği gün gelmişti. 29 Ağustos 1605 tarihinde kaleyi muhasara etti. Gaziler biran önce kalenin burçlarına çıkmak için sabırsızlanıyorlardı. Onların önüne geçebilecek durdurabilecek bir kuvvet tasavvur dahi edilemezdi. Yıllardır bekledikleri gün gelip çatmıştı nihayet. On yıl önce verdikleri emaneti ne pahasına olursa olsun geri alacaklardı.
Muhasara tam bir ay sürdü. 29 Eylül 1605 de Türk gazileri, Estergon'un burçlarına şanlı sancaklarını çekmiş, on yıl evvel bıraktıkları emaneti geri almışlardı.