Müslümanlık sağlam temeller üzerinde giderek yaygınlaşırken, doğudaki kaynaklar Müslüman Türk devletlerin ve diğer Müslüman ülkelerin zenginliklerinin, dolayısıyla uygarlık ve güçlerinin de gitgide artmasında önemli rol oynuyordu Böylece ll.yüzyıl'a kadar gelinmişti.
11. yüzyılda Avrupa ortalama çizgi altı sayılabilecek bir geri durumdaydı. Ekonomik düzeyi düşüktü. Daha ötesi, ekonomik bakımdan Doğu'ya muhtaçtı. Altın, gümüş gibi madenler iyiden iyiye azalmıştı. Deniz ticareti, endüstri ürünleri için gerekli ham madde kaynakları Müslümanlar'in elindeydi. Akdeniz ve Hint Okyanusu ticareti de gene Müslüman devletlerin bayrağının egemenliği altındaydı. Orta Asya'da kurulan büyük Selçuk Devleti tez zamanda sınırlarını genişletmiş, Akdeniz ve Marmara kıyılarına kadar yayılmıştı. Yakın Doğu, Doğu Arap ülkeleri Türk egemenliği altına girdiler. 1071 yılında Doğu Anadolu'da (Malazgirt) Bizans ordusunu yenilgiye uğratan Türkler, 20 yıl sonra İznik'e ulaşmış, Üsküdar önlerine varmışlardı.
Bizans'ın tehlikeye düşmesi,yokluk yoksullukla bunalan Avrupa'yı,Hristiyanlık dünyasını büsbütün telaşa düşürdü.Üstelik, Hristiyan dünyasının kutsal şehri Kudüs de Türkler'in eline geçmişti.
Böylece,ekonomik nedenler ve dinsel kökenli kışkırtmalar birbirine eklendi. Ağzı iyi laf eden Piyer Lermit adında bir keşiş,bir eşeğin sıntında,elinde büyük bir haçla bütün Avrupa'yı dolaştı. Çevresine toplananları coşturacak dini konuşmalar yaptı. Bu arada, İsa'nın doğduğu toprakları Türkler'in elinden kurtaracak kimseleri, dini bütün Hristiyanları bekleyen sınırsız zenginlikleri, cennetten farksız toprakları anlatmayı da ihmal etmedi. Öte yandan, Papa II. Urban da Hristiyanlar arasında birlik sağlamağa çalışıyor, böylece Piyer Lermit'in çabalarını destekliyordu.Krallar, prensler, soylu kişiler, şövalyeler, açlar, büyük şehirlerin yoksulları, yalınayak, başı çıplak köylüler yola düştüler. Düzenli birlikler, düzensiz kalabalıklar halinde İstanbul'a doğru ilerlemeğe koyuldular. Geçtikleri yerleri çekirge sürüleri gibi darmaduman ederek,soyarak İstanbul'a kadar geldiler. Bizans İmparatoru onların varlığını tehlikeli görerek derhal Anadolu yakasına geçmelerini sağladı.Haçlılar daha İznik'e varmadan Selçuklular tarafından yokedildiler.1096 yılındaki ilk Haçlı seferinin böylece yenilgiyle sonuçlanması, Avrupa'nın, Hristiyanlık dünyasının kinini ve hırsını büsbütün biledi. Bu kez daha düzenli davrandılar. 600. 000 kişilik bir Haçlılar Ordusu kuruldu. 1096 ile 1270 yılları arasında Hristiyanlar tarafından Orta Doğu'ya yapılan 8 Haçlı seferinin en güçlüsü buydu. Bizans üzerinden Anadolu'ya geçen Haçlı ordusu, İznik'i elegeçirdi. Fakat Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan bunun öcünü almakta gecikmedi.
Eskişehir yöresinde Haçlı ordusuyla çetin bir savaş yaptı. Onları Anadolu'dan sürüp çıkarıncaya kadar yıprattı. Kıyasıya hırpaladı. Haçlılar perişan oldular ama, içlerinden 50. bin kişi Kudüs'e kadar gidebildi. Şehri elegeçirdiler, 1099 yılında Kudüs Krallığı'nı kurdular.
Sonradan Selahaddin Eyyubi'nin Hıttın Savaşı sonucu Kudüs'ü geri alması üzerine, 3. Haçlı seferi düzenlendi. Alman İmparatoru Frederik Barbaros, Fransa Kralı Filip Ogüst ve İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar da bu sefere katıldılar. Ancak bütün çabaları sadece Akka'yı elegeçirmelerinden başka sonuç vermedi. Çaresizlikle geri döndüler.Tekrar düzenlenen 4. Haçlı seferi İstanbul üzerine oldu. Şehri zapteden Haçlı Ordusu burada bir Latin İmparatorluğu kurdu. 1204 ile 1261 yılları arasında süren bu Latin İmparatorlarının 57 yıllık çabası sonunda yıkıldı. Ardından yapılan 5. ve 6. Haçlı seferleri önemsizdi. 7. ve 8. Haçlı seferlerinde de bir sonuç sağlanamadı.
Bütün bu seferler,Hristiyan halkı kışkırtan din çevrelerinin itibarlarını kaybetmesiyle sonuçlandı. Fakat Türkler ve Müslüman ülkelerle yakın temasa geçen Avrupalılar çok şeyler öğrendiler. Barut, pusula ve daha nice şeyler Doğu'dan Batı'ya da geçmiş oldu. Haçlı seferleriyle din çevrelerinin itibarlarını kaybetmesi,daha sonraları Reformun gerçekleşmesi bakımından büyük rol oynadı. Feodal yönetimler zayıfladı,temelden sarsıldı ve yıkıldı. Güçlü krallıklar kuruldu. Haçlı seferleri Avrupa'ya bu bakımlardan yaramış ve Türkler'in Avrupa'ya geçmesini,o yönde ilerlemesini 200 yıl ertelemişti.