Sadist kontroller ile tanışın!
Olimpiyatlar bitti, ancak gerek istediğimizi elde edemediğimiz madalyalar konusuyla basında, gerekse video oyunları ile sanal dünyada konuşulmayı sürdürüyor. Her şeyden çıkar elde etmesini seven yapımcılar, her zaman olduğu gibi olimpiyatları da malzeme yapmaktan geri kalmadılar. Aslında bir bakıma da iyi oldu bu. Keza daha önce olimpiyat oyunlarını oynama fırsatımız olmamıştı. Belli başlı spor dallarını oynamaktan sıkılanlar için Beijing 2008 ilaç gibi geldi. Ancak her ilacın bazı yan etkileri olduğunu da unutmamak gerektiğini hatırlatmam gerek.
Altın madalya
Beijing 2008 belirttiğim gibi oynanmayanları oynayabilmek için iyi bir alternatif olarak görülüyor. Ancak bu yapımdan ne yazık ki, nasiplenebilen sayısı bir miktar kısıtlı kaldı. Keza yapım PC dışında sadece PlayStation 3 ve X360 konsolları için de piyasaya çıktı. Özellikle ben yapımın PS3 versiyonunu gördükten sonra, PSP platformunda oynanabilecek eğlenceli bir oyun olarak düşünmüştüm. Ancak ne yazık ki yalnızca yeni jenerasyon konsollar ve PC ile kısıtlı kalınmış. Zaten bu durumu fark eden yapımcılardan biri PSP için bir nevi çakma Beijing 2008 olan International Athletics oyununu piyasaya sürdü.
Beijing 2008, içeriğinde otuz altı etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Bunlardan bir kısmı aynı dalın farklı türleri olduğundan sayı bu kadar yükseliyor. Türleri ana dallar olarak su oyunları, saha oyunları, jimnastik ve atış başlıkları altında toplayabiliriz. Ancak yinede oyunda oynanabilen oldukça fazla sayıda spor türü olduğunu söylemem gerek. Bu bakımdan birinden sıkılıp yeni bir oyuna geçiyormuş edasında, farklı sporlarla meşgul olmak güzel oluyor. Yapımın oynanabilirliğini baltalayan oldukça fazla şey mevcut olduğu söylenebilir. İlk olarak oynanabilirliğin kaybolmasına çok fazla etkisi olmayan, ancak bu başlığa sahip bir oyun içinde biraz saçma kaçan bir durumdan söz edelim. İlk olarak bu bir olimpiyat oyunu olmasına rağmen, içeriğinde yalnızca 32 ülkenin bayraklarını barındırıyor. Bu bakımdan ilk olarak bir ulus seçeceğimiz zaman Türk bayrağını göremeyince biraz şaşırdım. Görmezden gelerek devam ettiğimde ise oyuncuların yetenek puanları olduğunu gördüm. Gün gün ilerleyen olimpiyat oyunlarında, her gün beş farklı sunulan oyundan en az üçünü geçmek zorundasınız. Aksi taktirde o günü yeniden oynamak zorunda kalıyorsunuz. Bu durum teoride mantıklı geliyor; ancak oyunlardaki başarıya yetenek puanlarının etki etmesi nedeni ile pratikteki başarısızlık genellikle kaçınılmaz oluyor. Yetenek puanları ise bir oyunda başarılı oldukça gelişme gösteriyor. Bu bakımdan olimpiyatların son gününde başarılı bir atlet olup çıkıyorsunuz.
Bu kadar saçma bir durumun nasıl yapıldığını açıkçası aklım almıyor. Olimpiyatlarda yarışan atletlerin Dünya ülkelerinin en iyi atletleri olması gerekirken, kendinizi birden yetenekleri olmayan bir öğrencinin beden öğretmeni olarak buluyorsunuz. Ana menüdeki modlar arasında çalışmak için birde antrenman bölümü konmuş. Burada oyunların nasıl oynandığı hakkında da bilgi almak mümkün oluyor. Antrenman modu dışında menüde müsabaka ve olimpiyatları görüyoruz. Müsabaka bölümü kendi içinde üç ana başlığa ayrılıyor. Bunlar tek kişilik oyuncu modu, LAN üzerinden oyun ve internet üzerinden online oyun. Özellikle multiplayer oynadığınızda yapımın oldukça keyifli olduğunu söyleyebilirim. Hele ki, LAN üzerinden oynadığınızda arkadaşlarınızla oldukça eğlenmeniz mümkün oluyor. Antrenman, müsabaka ve olimpiyatlardan bahsettik. Aslında bu üç ana kategoride birbirinin aynısı olduğunu söylememde fayda var. Her birinde önce bir ulus seçiyor, ardından oynamak istediğimiz sporu ve kadın/erkek seçimini yapıp oyuna giriyoruz. Aradaki tek fark çoklu oyuncu modlarında işlemciye karşı oynamamanız ve olimpiyat başlığında belli bir düzene göre ilerlenmesi oluyor.