Eski Yunan filozoflarının en büyüklerinden biri olan Sokrat (Socrates) M. Ö. 470 yılında Atina'da doğmuştur.
Sokrat'ın öğretim sisteminde görüş ve fikirlerinin kendi tarafından kaleme alınması,yazılı eserler verilmesi olmadığından, hakkında bildiklerimizi başka kaynaklara borçluyuz. Bu kaynaklardan biri,onun ünlü öğrencilerinden General Ksenophon, öteki de Sokrat'ın söylediklerini felsefi diyaloglarına aynen alan Eflatun'dur.
Sokrat'ın hayatının ilk dönemleri tam anlamıyla bilinmemektedir. Daha ötesi, bazı yorumcular, "Anabasis" yazarı Ksenophon'la Eflatun'un felsefî dialdglarına pek güvenemeyeceği inancındadırlar. Bunlara göre, bir asker olan Ksenophon'un Sokrat'ı gereğince anlayabilmesi sözkonusu değildir. Eflatun'a gelince, Sokrat'a karşı duyduğu büyük hayranlık nedeniyle kendi fikirlerini ona mal etmiş olması düşünülebilir.
Babası heykeltraş annesi bir ebe olan Sokrat, zamanın temel bilgilerini gençlik çağındayken öğrenmişti.Geometri,müzik, astronomi konularını derinlemesine biliyordu. Beden eğitimine de ilgi gösterdiği, askerlik hizmetlerindeki zorlu dayanıklığı ve başarılarıyla anlaşılmaktadır.
Çok basit giyinen ve gösterişsiz,basit bir hayatı sürdüren Sokrat, günlerini Atinalı vatandaşlarla, özellikle dostlarından ve hayranlarından oluşmuş çevrelerde yaptığı konuşmalarla geçirirdi. Bu konuşmalar, onun öğretisinin, fikirlerini ve görüşlerini yayma sisteminin pratiğe dökülmüş bir uygulamasıydı.
Konuşmalarında ortaya çok basit gibi görünen sorular atan,böylece giriş yapan Sokrat,bu sorulardan en karmaşık kavramların, fikirlerin çözümleme ve açıklamalarına varırdı. Sokrat insanların kendi istemleriyle kötü olduklarına inanmıyordu. İnsanlara iyiliğin ve mutluluğun öğretilebileceği kanısındaydı.
Daha yukarda da değindiğimiz gibi, öğretim sistemi "dialog"lara,karşılık konuşmaya dayanıyordu.Atina'nın zeytinlik, defne ağaçlarıyla gölgeli bahçelerinde, meydanlarda, sokaklarda yapılan gezintiler esnasında bir yandan da "karşılıklı konuşmalar" halindeki derslerini verirdi.
İnsanların koyduğu kanunlara tanrıların kanunlarından daha çok önem ve değer veren Sokrat, acılı sonu gelip çattığı zaman da bu tutumundan dönmedi. Açık fikirliliği,dobra dobra konuşması,bağnazlığa karşı ve çıkarcılıktan uzak oluşu ona çok düşman kazandırmıştı. Bunların arasında önemli, etkili kişiler de vardı. Bunlar, Sokrat'ı tanrılara karşı gelmekle, gençlere yanlış, zararlı fikirler aşılamakla suçladılar.
Sokrat duruşması esnasında tutumunu değiştirmedi, açık sözlülüğünü sürdürdü. Kendini suçlayanları gülünç durumlara düşürdü. Ölüm hükmü verildiği zaman da,kaçıp kurtulması için önerilen planları kabul etmedi. Acılı dostlarını bizzat teselli etti, yüreklendirdi. Kendine sunulan baldıran otu zehirini cesaretle içti.