Osmanlı İmparatorluğu tarihinde 1718 ile 1730 yılları arasındaki dönem "Lale Devri" diye tanımlanır. 12 yıllık bu dönem, III. Ahmed'in hükümdarlık yıllarının yarısını kaplamaktadır. Lale Devri'nin gerçek başlangıcı,yenilgiyle sonuçlanan savaşların ardından imzalanan Pasarofça Antlaşması'ndan bir süre sonra Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadrazamlığa gelmesidir. Patrona Halil İhtilali ve Damat İbrahim Paşa'nın idamı da bu devrin sonu olmuştur.
Bu dönemin "Lale Devri" diye isimlendirilmesinin nedeni, saray ve köşk bahçelerinde lale ekilmesinin, bahçeleri çeşitli ve en nadir,en değerli lalelerle süslemenin yaygın bir alışkanlık halini almasıdır. Dolayısıyla dışardan değerli lale türlerinin soğanları getirilmiş ve bunların fiyatları giderek yükselmiştir. Öyle ki, saray çevrelerinde "mahbub" diye tanımlanan lale türünün soğanı 500 altına satılıyordu.
Tarihçilerin ve tarih incelemeleri yapanların "Lale Devri"ne ilişkin fikir ve görüşleri farklıdır. Bazıları,bu dönemi tam anlamıyla bir zevk ve safa devri saymaktadırlar. Boğaziçi, Haliç, Kağıthane kıyılarındaki lale bahçelerinde eşi benzeri görülmemiş yaz eğlenceleri, müzik alemleri, devrin ünlü şairlerinin, Nedim ve Seyyid Vehpi gibi şiir ustalarının okudukları aşk ve zevki dile getiren şiirlerle renklenen şiir meclisleri, geceleri sırtlarına mumlar dikilmiş kaplumbağaların yarışları,kış mevsiminde saraylarda köşkler ve konaklarda düzenlenen "helva sohbetleri", yeni yeni yapılan İran tarzı "kasır"lar,köşkler,bir bakıma onların görüş ve iddialarını pekiştirmektedir. Daha ötesi, yenilgiyle sonuçlanan savaşları, toprak kayıplarını halka unutturmak, halkı oyalayıp avutmak için bilinçli olarak böyle bir zevk ve safa devrinin açıldığı bile öne sürülmektedir. Ancak, Lale Devri sadece bir zevk ve safa dönemi değildir. Çeşitli alanlarda yenileşme, ileri atılımlar, olumlu işler devridir de. Macar mülteci İbrahim Müteferrika sayesinde sözlük, tarih ve coğrafya kitaplarının basılması, Yalova'da kurulan kağıt fabrikası ,İtfaiye Bölüğü'nün teşkili, Çini fabrikası ve kumaş dokuma atelyeleri, İstanbul'un görünümünü değiştiren güzel yapılar,köprüler,su kemerleri,"Lale Devri"nin aynı zamanda bir yenileşme ve ileri atılımlar dönemi olduğunu açıklayan eserler ve çalışmalardır. Ancak sınırsız eğlencelerin, yenilik girişimlerinin su gibi akan paraya malolması, yeni yeni vergilerin çıkarılmasına, yoksul ve orta tabakadan halkın hayatını etkileyen kısıtlamalara yol açmıştı. Öte yandan,koyu dindar çevreler yöneticilerin sürdüğü hayat tarzını ve yenilik girişimlerini kıyasıya yeriyorlardı. Saray çevresi, bilginleri, şairleri, musiki ustalarını koruyucu kanadı altına almış,onları samur kürkler, türlü ihsanlar (bağışlar)la ödüllendiriyordu.
Sınırsız zevk ve safa alemlerinin, ölçüsüz, plansız masrafların, halkın omuzuna yüklenen vergilerin olumsuz tepkileri kendini göstermekte gecikmedi. Uyanan hoşnutsuzluk yaygınlaştı. Tez zamanda büyüdü. Öfkeye,baş kaldırmaya dönüştü. Patrona Halil adında bir hamam tellakı, kalabalığın başına geçti. Ayaklanma karşı durulur gibi değildi. Damat İbrahim Paşa öldürüldü. III. Ahmet tahtından indirildi. Yapılan saray ve kasırların bir kısmı yakılıp yıkıldı.Şair Nedim de ayaklanma sırasında damdan dama atlayarak kaçmak isterken düşüp öldü. Böylece Lale Devri de sona ermiş oluyordu.